11.12.2020 Cuma‘nın ilk saatlerinde çok fazla iş yayınlandı. Motive‘den, Ceg‘den, Kid Cudi‘den, Jack Harlow‘dan yeni albümler dinledik. Maho G de debut albümünü yayınladı.
O gece çıkan işler arasında bunu dinleyeceğim, şunu dinleyeceğim diye planlarken çok aklımda olmasa da kendimi Maho G’nin albümünde buldum ve çok beğendim.
Sizlerle rapertuar.com’daki ilk yazımda bu albümü parça parça değerlendirip, en sonunda da bir overall yorum yapmak istedim.
1. Yüksekteyim
Albümle aynı ismi taşıyan Yüksekteyim parçasında bizi Ouz Baydar’ın tag’i karşılıyor. Yıllardır Türkiye’de iyi bilinen bir prodüktör ve bu parçaya da imzasını atmış. Sadece stüdyoya girmişken ve birçok parçada beraber çalışırken keşke Baydar, Maho G’ye kendisi için bir tag kaydettirseymiş diye düşündüm. Çünkü ortada gerçekten sağlam bir iş ama bir o kadar da klişe bir tag var. Maho G, albümün kalanında da yaptığı gibi backvocalleriyle gerek satırların arasını, gerekse satırların arkasını doldurmuş. Bu da aslında çok karmaşık yapıda olmayan bir altyapının neredeyse dört dakika boyunca dinleyiciyi kendinden koparmadan dinlenebilmesini sağlıyor. Birinci verse’ün hemen sonundaki bridge bölümü çok alışılageldik bir bridge olacakken, Maho G bridge’in arkasına koro okuyor ve sonunda nakaratla öyle güzel bağlıyor ki ‘evet, işte bir albümün açılış parçası böyle olmalı’ diyoruz. Nakarattaki yüksek perdeli vokaller beni çok şaşırttı çünkü piyasamızda sesini bu kadar modern ve uygun kullanan sanatçılar çok az. Maho, parçanın duygusunu bize geçirmekte çok iyi fakat ilk verse’ün ortalarında ‘tek sorun paraydı’ diye biten satırla beraber bir flow geçişi var ki öncesi çok güzel sonrası çok güzel ama bu seviyede müzik yapan bir sanatçı daha kusursuz bir geçiş sağlayabilirdi diye düşünüyorum. Orada tahminimce bir hecelik fazlalık var, bu konuda Maho G’nin biraz dengesiz bir rapçi olduğunu düşünüyorum. Bazı satırlarda çok kaliteli kafiyeler, çok iyi flowlar varken, ki vokali de gerçekten üst düzey, bazı satırlarda göz koyduğu yere ulaşması için biraz daha zamana ihtiyacı olan bir sanatçı olduğunu hissediyorum. Parçanın mix&mastering credit’i de Can Volkan’a gidiyor ki, bence kusursuz bir iş, bu şarkıyı başka bir şekilde düşünemiyorum bile.
2. İzmir’in Ateşi (feat. Ben Fero)
Ben Fero ve Maho G’nin albümden önce dinlediğimiz single’ı, 2. sıraya konmuş. Yine Ouz Baydar ve modern trap soundları, global bir altyapı dinliyoruz. Maho G, verse’üne yüksek bir enerji ile başlıyor. Verse kusursuzca ikinci yarısına doğru ilerlerken Maho, ‘Uçuyoruz ben ve Fero, kokpitte Ouz Baydar’ satırının arkasına yine koro okuyor ve verse’ünün ikinci yarısına çok güçlü bir geçiş sağlıyor. Maho’nun albümün tümüne seviye atlatan ince rötuşları var. Lirikal olarak inanılmaz, sıra dışı, aklımızı başımızdan alan bir verse değil ama bu işin yarısı da ‘sound’ dediğimiz olaysa eğer, Maho G bu parçanın da hakkını vermiş. Catchy bir nakarattan sonra Ben Fero’nun verse’üyle baş başa kalıyoruz. Klasik bir Fero verse’ü olmuş diyebiliriz. Ben çok beğenmedim, verse’ünün ikinci yarısını doubletime mı okumuş, nasıl yapmış bilmiyorum ama keşke ilk bölümü de öyle olsaydı. Patır patır rap yapılacak lirikler, fazla melodik değiller ve bu tempoda okundukları zaman kendimi sanki yavaşlatılmış bir verse dinliyormuş gibi hissettim. Parça çok güzel mikslenmiş, iyi okunmuş, arkasında bir koro yatırılmış kaliteli bir outro ile bitiyor.
3. Dön Evine
Spotify’da ‘Yüksekteyim’den sonra kitaplığıma eklediğim ikinci parça ‘Dön Evine’ oldu. Yine çok kaliteli vokallerle bezeli bir nakarat dinliyoruz, hemen ardından bu verse çok daha iyi yazılabilirmiş dediğim bir verse geliyor. Parça burada nereye gideceğini bilememiş gibi duyuluyor ama Maho G vokalini kullanış şekliyle bizi şarkının içine hapsetmeyi bilmiş, ancak bir adım geri atıp dikkatimizi verince bu aksaklıkları fark edebiliyoruz. Belki de sadece bir hype şarkısı olarak düşünülmüş, başka bir kaygı güdülmemiştir ki şarkının bu kısmında zaten hiçbir problem yok. ‘Bilmem nasıl anlattılar beni sana…’ satırıyla başlayan bridge’e yine bayıldım. Şarkının bridge kısmı ve nakaratı gerçekten piyasa üstü, gayet kaliteli. İkinci verse’ün ikinci yarısındaki satır sonları backvocal’lerle biraz daha uğraşılabilirmiş, biraz baştan savma kaydedilmiş gibi hissettim. Eminim Maho da durumun farkındadır. Son olarak ‘seviyorsan ağzını bu kez konuşma’ satırında bir aksak ritim var, Maho seviyesinde bu geçişler daha kusursuz tamamlanabilirdi diye düşünüyorum. Son bridge ve nakarat, adlibler yine çok kaliteli.
4. Tuzak (feat. Zen-G)
Maho G, parçanın nakaratını önce düşük perdeden, sonra yüksek perdeden okuyarak dinleyicinin enerjisini yükseltmiş ve bizi verse’e çok iyi hazırlamış. Bence bu, albüm boyunca Maho G’den dinlediğimiz en güzel verse’lerden birisi. Yine en iyi yaptığı şeylerden birini yapmış ve çok iyi bir bridge ile kaliteli bir verse’ü kaliteli bir nakarata bağlamış. Bana eleştirecek, üzerinde konuşacak bir şey bırakmadığı için Zen-G’nin verse’üne geçiyorum…
Zen-G type beat diye Youtube’da aratsam ve bir beat bulsam, böyle bir beat olurdu sanırım. Zen-G’ye kesilmiş klas bir orta gibi bir altyapı dinliyoruz. Ouz Baydar yine isminin hakkını vermiş. Seçtiği ses tonu bana dinlemesi çok keyifli gelmeyen bir ses tonu fakat gerek çok sesli adliblerle, gerek sesini asla stabil, tek tonda kullanmamasıyla Zen-G bizi bir şekilde şarkının içinde tutuyor. Emre Yücelen bu parçadaki Zen-G verse’üne bakmadıysa, mutlaka bir göz atmalı ve sıradaki inceleme videosunda yer vermeli.
5. Pes Ediyorum
Albümü dinlerken, hangi parçanın video klibi var, hangisi albümde öne çıkarılan parça bilmiyordum. Bu parçayı dinlerken eğer bu albüme bir video klip çekilecekse, Maho bunu seçmeli dedim, nitekim öyle de yapmış. Bence albümün en iyi parçası ‘Pes Ediyorum’. Parça nakaratla başlıyor ve Maho yeniden bize ‘bu adam daha fazlasını hak ediyor’ dedirtiyor. Her yeni çıkan işte aynı melodileri duymaya alıştığımız Türkiye trap sahnesinde, Maho G yine eşsiz bir nakaratla bizi karşılıyor. Bilemiyorum doğrusu nedir ama bu parça bana Maho’nun bir badtrip anında kendisiyle, fikirleri-günahlarıyla ve bir ilahi güçle iç hesaplaşmasının sonuca bağlanma sürecinden, kayboluşu ve artık savaşamadığı için boşvermişliğinden bahsediyor gibi geldi. Keşke bir sürpriz düet olsaydı da zıbamm diye bir beatswitch’le Ezhel’i dinleseydik parçanın ikinci yarısında, bu parçaya onu bir tek ben yakıştırıyor olamam… 🙂
6. Tanrım (feat. Anıl Piyancı)
Maho’yu bu kez mermi gibi rap yapıyor. Hem Emrah Karakuyu gibi nakarat söylemiş, hem Kamufle gibi rap yapmış. Bu parçaya teknik açılardan yaklaşmak çok doğru değil diye düşünüyorum çünkü daha çok bir duygu patlaması gibi olmuş. Akapella olmalıymış, bir patlama anında tükürürcesine söylenen sözlermiş de sonra bu bir verse olsun denmiş gibi bir verse. Bu yüzden bana dinlerken rahatsızlık veren yanları olmasına rağmen, hissettiklerini hissettirebildiği için bunları es geçiyorum. Bir hata değil de bir alışkanlık diyelim, ben de bunu çok sık yaptığım için eleştiriler alıyorum, böyle sert rap yaparken çok fazla ve aynı ‘ya, ah, ey’ gibi ek kelimelerini kullanmak sanırım dinleyiciyi boğuyor. Bu eleştiri bana yapıldığında anlam verememiş ve nasıl böyle düşünebilirler demiştim ama Maho G’nin bu verse’ünde ben de ilk kez aynı şeyi hissettim.
Anıl Piyancı’nın bölümü ise, lirikal olarak, yapı olarak tecrübe kokuyor. Sonuçta dinlediğimiz sanatçı, son on yıldır sürekli müziğin içinde her dönem ciddi kitlelere hitap eden, ortaokulda lisede paramızı köşeye koyup D&R’dan ‘Zaman Yok’unu aldığımız Anıl Piyancı. Ama sanırım bu verse’ün çok fazla üzerinde durulmamış çünkü alışık olduğumuz Anıl Piyancı kalitesini bulamadım. Albümü dinlemeden, instagram’daki rap sayfalarından birinde Anıl Piyancı’nın bu verse’üyle ilgili eleştiriler okumuştum, abartıyorlardır diye düşünmüştüm ama abartmıyorlarmış. Bazen bir şarkının neden iyi ya da neden kötü olduğunu dile getiremezsiniz, koku gibi, renk gibi bir şeydir ya o; bu da öyle bir verse olmuş işte. Adlibler, flow… Anıl Piyancı’nın çok daha iyisini yapabileceğini, sürekli yaptığını hepimiz biliyoruz.
7. İşim Başımdan Aşkın
Bu şarkıyı her dönüp dinlediğimde, sanki beatswitch olmayacakmış da Maho o R&B stiliyle şarkının sonuna kadar gidecekmiş gibi, sanki bu parça albümde bir geçiş parçasıymış gibi hissediyorum ama her seferinde beatswitch oluyor :). İkinci beatteki yaylılar inanılmaz hoşuma gitti, benim ‘championship song’ dediğim bir kategori var, Maho için öyle bir parça olmuş sanırım. Ama bir sanatçı kariyeri boyunca en fazla 3-4 championship song yapmalı diye düşünüyorum, bu yeri biraz erken doldurmuş. Bu parça bana hemen Khontkar’ın Geldiğim Yer projesi için yaptığı parçayı anımsattı, ama keşke Maho da bu kadar acele etmeyip bu parçayı 4-5 sene sonrasına saklasaydı. İkinci verse’ün lirikleri ve flow’u bana Özeren’i anımsattı, o da bu tarz işlerde başarılı bir yetenek ama bir ‘championship song’ yapmaya karar verirse kesinlikle engel olacağım :). Böyle sözler yazmak, bunları söylemek, dinleyiciye hissettirebilecek yetkinliğe ulaşmak için henüz çok erken olduğunu düşünüyorum.
8. Trap Skrt (feat. KÖK$VL)
Parçayı dinledikten bir iki saat sonra KÖK$VL’ın kliplerinden bazılarının yönetmeni Ubeyd bana parçayı yolladı ve şarkının tam kudurmalık bir şarkı olduğunu söyledi, bence de öyle: aç dans et. Klasik bir trap nakaratı sonrası Maho verse’üne çok iyi bir giriş yapıyor fakat sonrasında bana KÖK$VL’a ayak uydurmaya çalışıyor gibi geldi. Malesef KÖK$VL kimsenin ayak uydurabileceği bir MC değil çünkü çok unique bir tarzı, unique bir ses kullanım tercihi var.
Maho’nun bu verse’ü beni ne içerik ne de flow açısından tatmin edebildi, böyle bir albüm için fazla sıradan bir verse olmuş. Önceki parçalarda dayayıp döşeyen Maho G yerine, ortalama bir rapçiden ortalama bir verse dinliyor gibiyiz. Mindblowing detaylar yerini ‘gündelik flow’lara bırakmış. Ben Maho’nun yerinde olsaydım en iyi yaptığım işi yapar, KÖK$VL’ın da en iyi yaptığı işi yaptığı kültleşecek bir parça ortaya koymaya çalışırdım. Memleket göndermeleri, Atakum, İzmir keyifliydi.
9. İnadına
Maho’nun solo olduğu parçalar albümün en iyi parçaları. Kendini en iyi ifade edebildiği parçaların bunlar olduğunu düşünüyorum. Acaba albümü hazırlarken solo olduğum parçalar biraz daha kişisel olacak, diğerleri biraz daha takılmalık parçalar olacak diye mi düşündü? Yine de ne yaparsak yapalım Maho’nun içindeki ‘party hard’ karakterini öldüremiyoruz ve mutlaka parçanın bir yerinde konu buraya bağlanıyor. Bunları öyle kulüp parçası düşmanı olduğum için değil, Maho G’nin iç dünyasından bahsettiği işlerde daha başarılı olduğunu düşündüğüm için söylüyorum. Merdiveni tırmanmaya devam ettikçe bu klasmanda da adından söz ettirecektir ama burada gerekli yetkinliğe ulaşana kadar zaten çok iyi yaptığı bir işi yapmasının kendisi için daha doğru olduğunu düşünüyorum. (Yatırım tavsiyesi değildir, zira kulüp parçaları daha çok tutuyor!)
10. Boş (feat. Contra, Anıl Piyancı)
Anıl Piyancı, Yeşil Oda’nın MC’si Maho G’nin albümüne ikinci kez konuk oluyor. Bu kez yanında dili sivri bir Contra da var. Contra ‘Seyret, bu rap değil bu bi’ hendek…’ diyor. Evet bu hendeği atlaması kadar dinlemesi de zor. Bana çok alaturka, garip bir verse gibi geldi. Anıl Piyancı’dan yine eski zamanları burnumuzda tüttüren bir verse dinliyoruz. Joker, bir zamanlar Anıl Piyancı’yı sürekli aynı flow’la parça yapmasından dolayı eleştirmişti, bazılarına sürekli aynı gelebilir ama ben Piyancı’nın bu enerjik flow’unu sürekli farklı konularda, farklı liriklere yedirebilmesini, kendini dinlettirebilmesini çok başarılı buluyorum. Bu verse’ü de çok beğendim, bir önceki düet parçasının aksine bu sefer Piyancı, gerçekten Piyancı gibi rap yapmış. Maho da, aynı bir önceki düet gibi yine mermi gibi rap yapıyor. Bu alanda çok güçlü bir isim değil ama nakaratlarda, daha melodik okumalarda kendini sürekli geliştirerek geldiği ‘yüksek’ nokta gibi, bu mermi gibi rap olayında da eminim iyi bir yere gelecektir.
Evet, son cümlelerimiz yaklaşırken biraz da albümün görselleri, içeriği, genel bakışı üzerine birkaç söz söyleyeyim. Bence albümdeki parçaların en iyileri ilk parçalar ve 10. parçaya doğru ilerledikçe Maho’nun daha az güvendiği parçalarını dinliyoruz gibi. Bana böyle hissettirdi tabi ki, belki aslı bambaşkadır. Maho G, albüm boyunca çok kaliteli, yüksek seviyede nakaratlar ve bridge’ler okumuş, iç dünyasına döndüğü bölümlerde kendisini çok iyi ifade etmiş, Ouz Baydar gibi herkesin saygıyla andığı önemli bir prodüktörle albümü tamamlamış ve piyasanın tepesinden rapçileri konuk etmiş. Kesinlikle çok iyi bir çıkış olduğunu düşünüyorum ama bazı şeylerin biraz aceleye geldiğini hissettim. Maho G’nin ne kadar ileri gidebileceğini zamanla göreceğiz ama bu albümle büyük bir potansiyel taşıdığını herkese kanıtlamış oldu. Albümün konsepti bir çıkış albümü için gayet uygun. Yer yer iç hesaplaşmalar, yer yer yeni yeni şöhret olmak, yer yer geçmiş ve hayaller… Güzel bir bütün oluşturduğunu düşünüyorum. Kapak fotoğrafı da albüme gayet uygun ve yeterli kalitede olmuş. Bir hatamız, yanlış anlaşılacak bir sözümüz olduysa affola; bu güzel çıkış için Maho G’yi tebrik ediyorum. Eminim çok daha güzel yerlere gelecektir.