Dünya müzik tarihinin önemli isimlerden, Atlantic Records’un kurucusu AHMET ERTEGÜN kimdir?

Led Zeppelin, Ray Charles, Aretha Franklin, Otis Redding, AC/DC, Young Thug, Wiz Khalifa, Lil Uzi Vert ve daha sayısız sanatçının bağlı olduğu kocaman bir şirket. Sadece Amerika değil, dünya müzik tarihini değiştiren bir Türk.

Atlantic Records‘u kurup dünyanın en büyük müzik şirketlerinden biri haline getiren, ABD müzik tarihine geçen birçok sanatçıyı keşfeden Ahmet Ertegün kimdir?

Dünya müzik tarihinin en önemli isimlerden Ahmet Ertegün, 31 Temmuz’da 1923’te İstanbul’da dünyaya geldi. Babasının diplomat olması nedeniyle çocukluğu Fransa, İsviçre, İngiltere gibi ülkelerde geçti. 12 yaşına geldiğinde babasının Washington’a atanmasıyla ABD topraklarına adım atan Ertegün, bu kez kolay kolay ayrılma niyetinde değildi. 14 yaşında annesinin ona satın aldığı kayıt makinesiyle müzik ile iyiden iyiye ilgilenmeye başladı. Müzik sevgisi onu Washington’da siyahilerin yoğunlukta olduğu, müzik dolu caddelere çekti. Duke Ellington, Cab Calloway, Billie Holiday, Louis Armstrong gibi isimlerin konserlerine gitti ve onlarla tanıştı. Ahmet Ertegün, siyahi topluluğunu kendine yakın hisseder bu konuda da şöyle konuşur: “Türkler tarihte hiçbir zaman kölelik gibi bir durumla karşılaşmadı ancak dini inançları nedeniyle Avrupa’da pek de hoş karşılanmıyorlardı. Bu nedenle siyahilerin yaşadıklarını anlayabiliyor ve kendimle bağdaşlaştırabiliyorum.”

Ertegün ailesi.

Eğitimini Landon School, Howard University ve sonrasında St. John College’da tamamlayan Ahmet Ertegün, bu sırada abisi Nesuhi Ertegün ile beraber konserden konsere geziyor ve Lester Young, Sidney Bechet gibi jazz sanatçılarının sahnesinde görev alıyordu. Ahmet Ertegün’ün kendi beyanına göre 16 yaşında bir müzik uzmanı kadar bilgisi, 18 yaşındayken de yaklaşık 50 bin plağı vardı. St. John College’dan mezun olduğu yıl babası Münir Ertegün hayatını kaybetti. Bunun üzerine ailesi Türkiye’ye dönse de Ahmet Ertegün ve abisi Nesuhi Ertegün, müzik endüstrisi yolunda ilerlemek adına Amerika’da kalmaya karar verdi. Bu sırada National Records’ta A&R olarak görev yapan Herb Abramson ile tanışan Ertegün kardeşler, Abramson’un National Records’ta çok da mutlu olmadığını öğrendikten sonra ona birlikte yeni bir plak şirketi kurma teklifi götürdü. Abramson da bu teklifi kabul etti ancak şirket kuracak paraları yoktu. Ertegün kardeşler aile dostları Dr. Vahdi Sabit’ten 10 bin dolar borç aldı ve New York’ta Atlantic Records’u kurdu. Ahmet Ertegün’ün o dönem siyahi topluluğuyla kurduğu yakın bağlar sayesinde birçok jazz sanatçısını Atlantic Records bünyesine kolaylıkla getirdi.

İlk 20-25 şarkısında adeta çakılan şirket, Stick Mcghee’in “Drinkin’ Wine Spo-Dee-O-Dee” isimli albümünün 1 milyondan fazla satılmasıyla ilk hit’ini yakalamış oldu. Şimdiyse ABD’de birçok otorite tarafından tarihin en yetenekli müzisyenleri arasında gösterilen Ray Charles’ın keşfedilip Atlantic Records bünyesinde çıkış yapmasını Ahmet Ertegün’ün ağzından aktarıyorum.

“1952’de daha sonra Atlantic Plak’ın tarihinde ve gelişiminde en önemli kişilerden biri olacak bir adamla anlaşma imzaladık. Herb ve Miriam Abramson’un evine uğradığım bir akşam bana ‘Bunu dinlemelisin’ diyerek Ray Charles’ın kaydını açtılar. ‘Aman Tanrım. O olağanüstü!’ dedim. Ray, Swingtime ismiyle Jack Lauderdale’in sahibi olduğu California şirketindeydi. O sıralar Billy Shaw adında R&B yeteneklerinin birçoğunu takip eden temsilci bir arkadaşım vardı. ‘Baksana, neden sen ona kayıt yapmıyorsun? Eğer bazı güzel kayıtlar yapmak istersen, ben onu ayarlayabilirim’ dedi. Ben de ‘Sana garanti ediyorum; onunla çok güzel kayıtlar yapacağız. Peki ona nasıl ulaşabilirim?’ Bana ‘Sen onun kontratını satın al. Laurdale satmaya dünden razı ve 2500 dolar istiyor.’ dedi. Ben de ‘Tamamdır anlaştık.’ dedim ve böylece Ray Charles’ı 2500 dolar karşılığında bize aldık. Onun için Mess Around’u yazdım. Yaptığım bu şarkıyı Ray Charles’a söylemekle ilgili birçok endişem vardı. Kaldı ki o bunu ezberlemişti ve sıra dışıydı. Çabucak gözden geçirdik ve hepsi bu. Ray ile birlikte sezonla ilgili en inanılmaz olan, eminim ki caz müziğinde  piyano çalmayı biliyordu, o zamanlarda bu tarzın öncülerinden olan Cow Cow Davenport’u duymamıştı. Hal böyle olunca Mess Around’u içinde açıklarken Ray’e Cow Cow Davenport’un bunu çok açık ifadelerle anlatmaya çalışırken bir anda ‘Bunu biliyorum ben.’ dedi ve bu tarz bir piyano çalmanın en inanılmaz örneklerinden birini daha önce hiç duymadığım şekilde çalmaya başladı. Bu tıpkı Jung’ın eylem halinde kolektif bilinçdışı teorisi gibiydi.  Her nasılsa bu artist bağlanmıştı sadece odaklanarak tüm bu kültürün üstesinden gelecek bir kanal haline gelmişti.”

Kurulduğu yıllarda genelde jazz tabanlı ilerleyen Atlantic Records, artık yavaş yavaş başka janralar için de radarlarını açmış durumdaydı. Bu bağlamda şirkete R&B icra eden sanatçılar da dahil edilmeye başlandı. Ahmet Ertegün, 1955 yılında Elvis Presley’e Atlantic Records’a katılması için 25 bin dolar teklif etmişti. Elvis ise 45 istiyordu. Aradaki 20 bin dolar’lık fark yüzünden ilerleyen dönemde tarihin en önemli müzisyenlerden olacak biri elden kaçmıştı.

Ray Charles & Ahmet Ertegün

Elvis Presley’nin kaybı Ahmet Ertegün’ü durdurmayacaktı elbette. Şirketini büyütmeye ve Amerika’da müzik alanında devrim yapmaya kafayı takmış olan Ertegün’ün sıradaki keşfi Aretha Franklin’di. Soul müzik tarihinin en önemli isimlerinden Aretha Franklin’i genç yaşta Atlantic Records bünyesine katan ve müziğine de büyük katkı sağlayan Ahmet Ertegün, Franklin tarafından daha sonra şu şekilde anılacaktı: “Ahmet Ertegün ile ilk kez Atlantic Records ofisinde tanıştık. Şüphesiz ki odadaki hakim kişi oydu. Ama bu hakimiyeti patronluk taslayan bir tavırla değil dost canlısı şekilde sağlıyordu. Atlantic’e gittiğimde evinden uzakta olan genç bir kızdım ve o benim müziğimi ileri taşımak için her şeyi yaptı. Mesela o zamanlar çok fazla sigara içiyordum ve Bay Ertegün sigarayı azaltmamı sağladı. Sesimi, kariyerimi ve kendimi korumam adına çok uğraş verdi. Tanrı Ahmet Ertegün’ü kutsasın!”

Ahmet Ertegün, tüm bu saymış olduğum katkılarının yanında Led Zeppelin’i keşfeden, Eric Clapton’ı daha büyük bir sanatçı yapan, Rolling Stones grubunu iflastan kurtarıp yeniden müzik piyasasına kazandıran isimdir. Gerçekten onun sayesinde müzik kariyeri ilerleyen sanatçıları sıralamaya bir web sitesi içeriğinin yeterli olması çok zor. Herkes tarafından kabul gören Amerikan müzik tarihinin en önemli 20 sanatçısını sıralasak, bir çoğunun arka planında Ertegün’ün yer aldığını görebilirsiniz.

Rock and Roll Hall of Fame

Ahmet Ertegün, bir müzik şirketi yönecisi ve menajerliğinin yanı sıra müziğe farklı bir katkıyı da Rock and Roll Hall of Fame müzesini kurarak vermiştir. 1983 yılında Ohio eyaletinin Cleveland şehrinde kurulan müze, başta rock müzik tarihinin saklanması amacıyla kurulmuştu. Müzenin kurucu kadrosunda Ahmet Ertegün’ün yanı sıra dönemin Rolling Stone dergisinin kurucusu Jann S. Wenner, plak şirketi yöneticileri Seymour Stein, Bob Krasnow, Noreen Woods ve 2 avukat yer alıyordu.

Ana binasında Ahmet Ertegün Sergi Salonu’nun da yer aldığı Rock and Roll Hall of Fame, 1986 yılından itibaren de rock müziğe katkıları olmuş sanatçıları onurlandırmak adına geleneksel bir tören düzenlenmeye başladı. İlk törende Elvis Presley, Ray Charles, Chuck Berry, James Brown gibi isimlerin alındığı listede sonraları rock müzik ekseninden çıkılmış ve 2Pac, The Notorious B.I.G., Run-DMC, Beastie Boys, Public Enemy, N.W.A gibi rap sanatçıları da alınmıştı. Listeye hip-hop anlamında son olarak bu yıl JAY-Z ve Dr. Dre de eklenmişti.

Ahmet Ertegün sonrası Atlantic Records

Büyük uğraşlarla kurduğu ve birçok başarılı müzisyenin kariyerine dokunduğu Atlantic Records’u 1967 yılında Warner Music Group’a 17 milyon dolar karşılığında satan Ahmet Ertegün, yine de Atlantic Records’tan elini ayağını çekmemiş ve neredeyse hayatını kaybedene kadar şirketin arka planında birçok işle ilgilenmişti. Grammy Trustees Ödülü, Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi’nden “Yaşayan Efsane” ödülü, Ulusal Kayıt Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nden “Endüstri Simgeleri’ne Başarı Ödülleri” gibi başarılar da elde etti.

Atlantic Records, Warner Music bünyesinde günümüze kadar geldi ve güncel olarak Wiz Khalifa, Lil Uzi Vert, Roddy Ricch, alt-J, Oliver Tree, James Blunt, Gucci Mane, Lil Baby, Twenty One Pilots ve daha nice sanatçıyı kadrosunda barındırıyor.

Ertegün’ün müzik dışı faaliyetleri

Ahmet Ertegün, dünya müzik tarihine damga vurması dışında futbol ve medyaya da el atmış bir isim. 1970 yılında New York Cosmos takımını kurdu. New York Cosmos, o dönem Warner’ın da desteği sayesinde Pelé, Giorgio Chinaglia, Franz Beckenbauer gibi isimleri de kulüp bünyesine katıp ABD futbolunu geliştiren organizasyonlardan olmuştu.

Medya olarak Ertegün’ün şöyle bir hamlesi oldu. TGRT’nin satışı sırasında Ahmet Ertegün, dünyanın en büyük medya patronlarından Rupert Murdoch ile beraber TGRT’yi satın alıp FOX Türkiye’yi kurdu. Ertegün hayatını kaybedene kadar FOX Türkiye’nin hisselerinin %75’ini elinde bulundurdu.

Ölümü

Ahmet Ertegün, 29 Ekim 2006’da New York’ta düzenlenen Rolling Stones konserinde ayağının kayması sonucu düştü ve kafasını vurdu. Apar topar hastaneye götürülen Ertegün, New York Presbyterian Hastanesi’nde yoğun bakıma alındı. 15 gün sonra 14 Aralık 2006’da komaya girdi ve hayatını kaybetti. Naaşı Türkiye’ye getirilerek diğer aile fertlerinin de bulunduğu Üsküdar’daki Özbekler Tekkesi mezarlığına getirilip defnedildi.

Total
0
Shares
Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki İçerik

Müzik dışında her şeyi yapıyor: KENDRICK LAMAR, film yapımcılığına soyunuyor!

Sonraki İçerik

Markalar hakkında yapılmış rap şarkıları: BENJI, RAF ve diğerleri!

İlgili İçerikler