EP, son zamanlarda çok sık duymaya başladığımız bir kavram oldu çünkü tüketim çağında olduğumuzdan sanatçılar artık albümdense EP çıkarmaya yöneliyor. Peki nedir bu EP?
EP (Türkçe okunuşuyla İ-Pi)‘nin açılımı “extended play”dir. Türkçe anlamı ise “uzatılmış çalma” oluyor. EP için single ile albümün arası diyebiliriz aslında. Çünkü EP’ler ne single kadar kısa ne de albüm kadar uzundur. Genelde 4-6 şarkıdan oluşurlar ve süreleri genelde yarım saatin altında olur. 3 şarkı olunca genellikle sanatçılar bunu “maxisingle” olarak adlandırır. Bir de LP kavramı var, o da “long play” yani “uzunçalar” anlamına geliyor. LP’ler genelde sanatçının bir tam albümünü içerir ve genelde 6-7 parçadan fazla olur. LP, günümüzde “tam uzunlukta bir albüm” tanımıyla eş anlamlıdır diyebiliriz yani.
EP de dahil olmak üzere bu kullandığımız kelimeler aslında plaklardan gelen bir terimlerdir. LP’ler 33’lük plaklar oluyor. Bu plakların çapı 12 inç’tir. Çapı 7 inç olan ancak yine de 33 devire uygun plaklar da var. İşte bunlara EP deniyor. 33’lük LP’lerin her iki yüzünde ortalama beşer parça kayıtlıdır, bu yüzden bunlara “uzunçalar” da deniyor. 33’lük EP’lerde ise genelde her iki yüzde ikişer parça bulunur. LP’den daha kısadır yani.
2000’lere geldiğimizde internetin gelişmesi, fiziksel müzik satışlarını düşürmeye başladı. Özellikle 2010’lara gelmemizle fiziksel satış neredeyse tamamen bitti ve dijital müzik servisleri üzerinden stream ederek dinler oldu herkes müziğini. Bu da tüketimi inanılmaz hızlandırdı haliyle. Sanatçılardan sürekli üretmeleri beklenmeye başlandı ve üretim sıklığı yeterli olmayan sanatçılar unutulmaya yüz tutmaya başladı. Ancak bu sefer de üretim o kadar arttı ki, dinlenecek tonla eser ortaya çıktı. İnsanlar bu sebeple 20-30 parçalık albümleri dinlemeye erinir hale geldi. İşte bu durum, EP’lerin tekrardan popüler olmasını sağladı. Albüm yayınlayıp birçok şarkının tabiri caizse “arada kaynamasını” istemeyen sanatçılar genellikle single’larla yollarına devam ediyor. Birkaç parça yayınlamak istediklerinde de EP çıkarmayı tercih ediyorlar, bu şekilde de çabuk sıkılan dinleyicilere albüm tadında bir eser dinletmiş oluyorlar.
Tabii özellikle Amerika’da aynı durumun söz konusu olduğunu söyleyemeyiz. Orada çok daha fazla dinleyici olduğundan stream ve aylık dinleyici sayılarını yükseltmek için çok sayıda parça içeren albümler yayınlayabiliyorlar rahatlıkla, bununla da yetinmeyip o albümlerin deluxe versiyonlarını da çıkarıyorlar. Ancak orada billboard listeleri, sertifikalar gibi durumlar da var, o da ayrı bir içeriğin konusu. Amerika’da genelde çok tanınmayan sanatçılar EP yayınlamayı tercih ediyor.
Bir de çok sayıda parça içeren bir albümü bölerek birkaç EP halinde çıkaran sanatçılar oluyor. Örneğin albümün ismi Rapertuar olsun ve 15 parçadan oluşsun. Bu albümü 5’er parçalık 3 EP’ye bölüyorlar ve birkaç hafta ya da aylık aralarla “Rapertuar, pt. 1”, “Rapertuar pt.2” ve “Rapertuar, pt.3” diye yayınlıyorlar. En son yine “Rapertuar” diye tek bir albümün içine topluyorlar bu parçaları. O parçalar tek bir albümde toplanana kadar “part”ların içinde kaç dinlendilerse, o dinlenmelerle toplanıyorlar, dijital platformlar buna olanak sağlıyor. Bu, günümüzün popüler stratejilerinden biri, umarım anlatabilmişimdir.
Bu arada fark ettiyseniz, hiçbir şeyi kesin söylemedim içerik boyunca. Kavramları açıklarken “genelde, genellikle” dedim hep. Çünkü günümüzde bu isimlendirmeler tamamen sanatçıya kalmış. Bunların bir standardı yok. Dediğim gibi terimler plaklardan gelen terimler, o yüzden dijital çağda herkes kendi isimlendiriyor çıkardığı işleri. Mesela 3 şarkı çıkarıp EP diyen de oluyor, 10 şarkı çıkarıp EP diyen de. Ya da 5 şarkı çıkarıp buna albüm diyen de görüyoruz.